Verem, genelde solunum yoluyla bulaşan bir hastalıktır. Bu yüzden verem mikrobu da çoğunlukla akciğere yerleşir. Vücut savunması yetersiz kaldığında ve bakteri akciğere yerleştiğinde burada yara oluşumu gerçekleşir. Bu sırada bakteri çoğalmaya devam eder. Nefes alıp verirken olmasa da hapşururken veya öksürürken bu bakteriler dış ortama geçer. Dış ortama geçen bakteri kapalı ortamlarda başka kişilerin nefes almasıyla akciğerlerine geçer. Böylece verem mikrobu diğer kişilere de bulaşmış olur. Bazen hemen vereme sebep olur bazen de vücut direnci yerinde olduğunda bağışıklık sistemi hücrelerince tutulur. Eğer bağışıklık sistemi zayıflarsa ki bu durumda kendimizi çok güçsüz hissederiz, verem hastalığı ortaya çıkar. Hastalık ilerlerse kişinin balgamında verem mikrobu bulunur. Bu kişiyle temas hastalığın bulaşmasına neden olabilir. Bir diğer bulaşma yolu ise pastörize edilmemiş sütlerle beslenenlerde görülür. Gelişmiş ülkelerde pek görülmese de inek sütü ile beslenen, iyi kaynatılmamış ya da pastörize edilmemiş sütlerin içilmesi sonucu ortaya çıkar.
Verem hastalığının belirtileri sadece bu hastalığa özgü değildir. Bir çok akciğer hastalığında bu belirtiler görülebilir. Verem hastalarında en çok görülen belirti öksürüktür. Öksürük sırasında hasta balgam çıkarabilir. Balgam çıkarma ve kan gelmesi hastalığın kronikleşmiş olabileceğinin bir göstergesi olabilir. Fakat hastalığın başlangıç döneminde nadir de olsa bu durum gözlenebilir. Halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, öksürük ve gece terlemesi hastalığın ilk belirtileridir. Kişi genelde bu durumun verem olabileceğini düşünmez. İlerlemiş verem hastalığında akciğerdeki hasar sonucu nefes almada güçlük çekilebilir. Hastanın ateşi artar.
Günümüzde en riskli kişiler aids hastalarıdır. Bu durumda vereme yakalanma riski artmaktadır. Ekonomik seviyesi düşük, sağlık ihtiyaçları yeterince karşılanamayan kişilerde vereme yakalanma daha sık görülür. Beslenme verem hastalığının önlenmesinde çok önemlidir. Maddi imkansızlıklar yüzünden dengeli ve yetersiz beslenen kişilerde görülme ihtimali fazldaır. Bu genelde sosyoekonomik düzeyi düşük gelişmekte olan ülkelerde ortaya çıkan bir problemdir. Kalabalık ortamlarda bulunma, şehir hayatı risk faktörlerindendir. Bunun yanında yapılan çalışmalar ırklar arası farkın da verem hastalığında etkili olduğunu göstermektedir. Kan grubu AB olanlar, 0 olanlara göre vereme daha çok yakalanmaktadir. Alkol kullanımı verem riskini 10 kat arttırır. Ayrıca şeker hastalığı, çok stresli bir yaşam, kanser bu hastalığın oluşmasında etken rol oynamaktadır.
Bazı belirtiler iki haftadan fazla sürüyorsa yapılan ilk muayene sonrası hastadan bazı tetkikler istenir. Bunlardan en önemlisi balgamın incelenmesidir. Balgam incelenerek verem mikrobu olup olmadığı araştırılır. En uygunu ise sabah aç karnına çıkarılan balgamdır. Yeterli olmazsa bir gün boyunca çıkarlan balgam incelenir. Belirtiler var fakat balgam incelenmesinde bu bakteri görülemiyor ise akciğer grafisi çekilir. Yapılan bazı kan tahlilleri sonucu verem teşhisi konabilir. Sabah hasta kalkmadan alınan mide suyunun incelenmesi de verem teşhisinde kullanılan bir yöntemdir. Çok nadir durumlarda ise balgam alınır ve besiyerinde verem mikrobu olup olmadığını anlamak için üremeye bırakılır. Eğer bakterilerin üremesi görülüyor ise verem teşhisi konabilir.
Tüberküloz kesinlikle başarıyla tedavi edilebilen bir hastalıktır. Tedavide rifampisin, izoniazid, pirazinamid ve etambutol içeren antibiyotikler kullanılır. Tedavinin ilk iki ayında bu dört ilaç kullanılmaktadır. İki aydan sonraki dört ayda rifampisin ve izoniazid kullanılmaktadır. Standart tedavi süresi altı aydır. Bunun yanında tedavi süresi; tüberküloz basilinin tuttuğu organ, dirençli basille enfekte olma durumu, nüks ya da kronik vaka olması, eşlik eden diğer hastalıkların varlığı ve hastanın diğer özellikleri dikkate alınarak düzenlenir.
Veremden korunmak için artık günümüzde aşı kullanımı yagındır. 2 aylıkken ve 7 yaşında verem aşısı uygulanır. Çevresinde veya ailesinde verem hastası olanlar kontrol altında olmalı, gerekli tetkikler yapılmalı hatta hastalığın bulaşmaması için bir müddet ilaç kullanabilirler. Düzenli yaşam, sigara, alkol, madde bağımlılığının bırakılması, temizliğe önem vermek, yeterli beslenme hastalığın kontrol altına alınması ya da başlamaması için önemlidir. Verem hastalığı geçirmiş birinin tekrar olmaması diye bir durum söz konusu değildir. Aynı önlemleri o da almalı ve hayatına dikkat etmelidir. Verem bütün toplumu tehdit eden bir hastalıktır. Bu konuda çevremizi bilgilendirmek, verem hastalarına destek olmak, tedavi olmasına teşvik etmek hepimizin görevidir.